Dezenformasyonla Mücadelede Yeni Hukuki Düzenleme Tartışılıyor

Dezenformasyon ve Sosyal Medya Tehdidi

Türk İnternet Medya Birliği (TİMBİR) Başkan Vekili ve Star gazetesi yazarı Av. Cüneyd Altıparmak, sosyal medyada artan karalama ve dezenformasyon faaliyetlerine dikkat çekti. İçeriğinde, kişilik haklarını hedef alan kara propaganda ve algı operasyonlarının toplumun birlik ve düzenini olumsuz etkilediğini vurguluyor.

Altıparmak, mevcut yasal düzenlemelerin dezenformasyonla mücadelede yetersiz kaldığını belirterek, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) 217/A maddesinin uygulama alanının sınırlı olduğuna işaret ediyor. Bu maddenin yargılamalarda sıkça takipsizlik veya beraatle sonuçlandığını, bu nedenle yeni düzenlemeler yapılması gerektiğine değiniyor. Yargı süreçlerinin genellikle bu suçlara ilişkin bölge mahkemelerine ulaşmadan sona erdiğini de ekliyor.

Alman Hukukundan Örnekler

Almanya’da tahkir suçu kapsamında, hakaret, iftira ve kötüleme suçları gibi temel suçlar yer alıyor. Örneğin, m.185 hakaret suçuna karşılık gelirken, m.186’da, doğruluğu kanıtlanamayan olguların yayılmasıyla ilgili suçlar bulunuyor. Ayrıca, siyasi figürlere karşı işlenen suçlar m.188 ile düzenleniyor. Bu düzenlemelerin, özellikle iletişim ve bilgi akışını kontrol altına alma konusunda zengin altyapıya sahip olduğu görülüyor.

Hakaret ve Eleştiri Arasındaki Fark

Altıparmak, tanınmış kişilere karşı hakaret davalarında, “daha fazla eleştiriye açık olmaları gerektiği” düşüncesinin kafa karıştırıcı olduğunu söylüyor. Bu yaklaşımin, kişilik haklarını ihlal etme yönünde ortak bir eksiklik oluşturduğuna işaret ederken, toplum yapısı ve adalet sistemiyle uyumlu yeni düzenlemelerin şart olduğunu belirtiyor. Özellikle, tanınmış kişiler ile sıradan vatandaşlar arasındaki ayrımın, hakaret suçunun sınırlarını bulanıklaştırdığını vurguluyor.

Karalama Suçu Önerisi ve Hukuki Düzenlemeler

Altıparmak, kişilik haklarının korunması amacıyla TCK’ya yeni bir suç olarak “karalama suçu” eklenebileceğini öne sürüyor. Bu suçun, bilinçli ve kasıtlı olarak dezenformasyon üretmek şeklinde tanımlanabileceğini belirtiyor. Önerilen madde taslağı şu şekilde:

• TCK m.125/A: “(1) Bir kimse hakkında kişilik haklarına, aile yaşamına, mesleğine veya siyasi hayatına zarar verecek nitelikte yanıltıcı bilgiyi kasten hazırlayan veya yayımlayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası alır. (2) Aynı amaçla yayılan yanıltıcı bilgiler nedeniyle kimse cezalandırılır.”

Altıparmak, bu öneriyle birlikte hızla yayılan yanlış bilgilerin önüne geçmeyi amaçladıklarını belirtiyor. Tartışmaya açık olan bu düzenlemelerin toplumun farklı kesimlerinden destek görebileceğine inanıyor.

Sonuç olarak, teknolojinin sürekli geliştiği günümüzde, kişilik haklarının korunması ve dezenformasyonun önlenmesi için yeni hukuki araçların hayata geçirilmesi gerektiği görüşü öne çıkıyor.