Emine Erdoğan’dan Filistin’e güçlü insani mesaj

Emine Erdoğan’ın Filistin’e Mektubu, Uluslararası Kamuoyunda Yankı Uyandırdı

Emine Erdoğan’ın, Melania Trump’a yazdığı mektup, uluslararası arenada dikkat çekti. Meşhur mektupta, Filistin’de yaşanan insani dramlara dikkat çekilerek, diplomatik dilin dışına çıkarak insani bir mesaj verildi. Mektup, savaşın çocuklar üzerindeki travmatik etkisini ve insani değerlerin ön plana çıkarılmasını amaçlıyor.

Prof. Dr. Zakir Avşar, bu girişimi yalnızca trajediye duyarlılık göstermek olarak değil, Türkiye’nin uluslararası kamuoyuna iletmek istediği ahlaki bir çağrı olarak da değerlendiriyor. Mektubun, Joseph Nye’ın “yumuşak güç” kavramının somut bir örneği olduğu ve sert diplomatik söylemlerden uzak, insani ve duygusal bir dil taşıdığı belirtiliyor.

Emine Erdoğan’ın, mektupta Melania Trump ile geçmişte Beyaz Saray’da gerçekleştirdiği dostane görüşmelere yaptığı vurgu, ilişkilerin samimiyet ve güven temeline dayandığını gösteriyor. Kişisel bağların, uluslararası ilişkilerde dönüştürücü gücü ve güven inşa stratejisi olarak örneklendiriliyor. Ayrıca, Ukrayna ve Gazze örneği üzerinden yapılan kıyaslamalar, insani diplomaside ortak insani duyarlılığın önemine işaret ediyor.

Sembolik anlatımlarla, savaşın yalnızca biyolojik değil, toplumsal hafızada da derin izler bıraktığını vurgulayan Avşar, “meçhul asker” ifadesinin “meçhul bebek” ile değiştirilmesi ve “kahkahaları susturulan çocuklar” vurgusu, savaşın insani boyutunu özetliyor. Bu dil, savaşın hem fiziksel hem de psikolojik etkilerini gözler önüne seriyor.

Prof. Dr. Avşar, mektupta ayrıca uluslararası düzenin sorgulandığını ve “çarpık sistem” eleştirisinin yapıldığını belirtti. Çocukların yaşam hakkının, bazı bölgelerde daha değersiz görülmesine karşı çıkan mektup, Türkiye’nin adalet, eşitlik ve vicdani sorumluluk temelli dış politika vizyonunu da ortaya koyuyor.

Sonuç olarak, bu girişim, diplomatik teamüllerin ötesine geçerek insani diplomasinin gücünü gösteriyor. Mektup, hem devletlerarası ilişkiler hem de küresel kamuoyunda vicdani bir yankı uyandırma potansiyeline sahip. Bu tür adımların, Türkiye’nin yumuşak güç stratejisinde kalıcı etkiler bırakacağı öngörülüyor.