Ağıralioğlu, Meclis’teki Terör ve Siyasi Gündem Üzerine Yaptığı Açıklamalar

DEM, MHP ve AK Parti müttefik oldular

Artık net bir şekilde görülüyor ki, müttefikler Kandil ve İmralı ile ortak hareket ediyor. Cumhurbaşkanı da geçenlerde bu ittifakı dile getirmişti: “DEM, MHP, biz hep beraber yürüyeceğiz bu yolda.” Bu müttefiklik, Kandil ve İmralı bağlantılarıyla pekişti. Öcalan ve Mazlum Abdi’nin mesajları uluslararası alanlara taşınıyor; PYD bölgesinde Mazlum Abdi’nin iletişimleri sürüyor. Meclis’te ise çocuklarımızın katili sloganlarına yer veriliyor ve bu durum ciddi bir utanç olarak kayıtlara geçiyor. Siyasi kirliliktes sahibini göstermekten uzak bir ortam oluştu, meclisin saygınlığı zarar görüyor.

Meclis’e ve devletin vakarına yazık oldu! Yavuz Ağıralioğlu, siyasi ortamın tutarsızlığı karşısında sessiz kalmıyor. Kendileri, çözüm ve ortaklık adına görüşlerini dile getirirken, meclisin hükmü ve şahsiyeti her zaman korunmalı. Atılan sloganlar ve slogan sahiplerinin tutumu kabul edilemez seviyede. PKK’nın sloganlarının mecliste atılması suçtur ve buna ilişkin suç duyuruları hazırlık aşamasında. Meclis Başkanlığı, meclisin saygınlığını korumakla yükümlüdür. Bu koşullarda ise hükümet ve koalisyonlar ağır eleştirilere maruz kalıyor.

Yazıklar olsun değil, yazıklar oldu!

Yavuz Ağıralioğlu, durumun 40 yıllık mücadeleye ve devletimizin vakarına zarar verdiğine vurgu yapıyor. Şehitlerimizin anısı, Türk milletinin emeği ve Türkiye’nin ilerleyişi ciddi anlamda tehlike altında. Ayrıca, seçimlerde güvenerek milletine verdiği sözleri tutmayanlar ve PKK ile mücadelede çaba göstermeyenler de büyük vebal altında. Bu ortamda devlet ve millet eski saygınlığını yitirmiş durumda.

Sizi sandıkların başında bekleyeceğiz

Meclis’te ve sahada yaşananlar karşısında hükümetle ve koalisyon ortaklarıyla ilgili uyarılar devam ediyor. Söz konusu durum, seçimlerde milletin iradesinin gereğince temsil edilmemesine ve meclisin saygınlığının erozyonuna sebep oluyor. Sandıkta cevaplarını alacak olanlar, millet iradesinin kararlı duruşunu görecekler. Katılımcılar, ülkenin tüm sorunlarında belirleyici olacaklarını hatırlatıyorlar. Bu ortamda ise İmralı ve Kandil bağlantılarıyla yapılan hamleler, milletin güvenini sarsıyor.

“Kürt vatandaşlarımız da diyecekler ki Öcalan bizim temsilcimiz değildir”

Yavuz Ağıralioğlu, Kürt vatandaşların hoparlörlerinden yansıyan mesajlara dikkat çekiyor. PKK ve Öcalan’ın terör örgütü olduğunu ve bunların Kürt milletine hakaret olduğunu belirtiyor. 40 yıldır şehit edilen evlatlar ve Türk milletinin duyduğu acıların, bu söylemler yüzünden hafiflediğini vurguluyor. Kürtlerin ise, gün gelecek, “Öcalan bizim temsilcimiz değildir, PKK bizim düşmanımızdır” diyecekleri bir duruma gelmesi gerektiğine inanç belirtiyor. Bu sayede memlekette siyaset esasına uygun bir çizgi yakalayabiliriz diyor.

İlkesizlik yapmak istedikleri alanlar

PKK ve Suriye meselesiyle ilgilenenler, bu konuda ilkesizliği aşmayı hedefliyor. Kürtlere ve bölgeye ilişkin talepler, siyasi ve askeri mevziler Türkiye’nin aleyhine şekilleniyor. Bu durumda, Türk milletinin ve devletinin kimliğine yönelik tartışmalar, anayasa ve devlet isimleri gibi temel konularda bile çözüm ve düşünce alışverişi yapılmaya devam ediyor. Kandil ve Suriye’deki gelişmeler ise, planlanan ve sahnelenen tiyatronun bir parçası olarak görülüyor. Hükümetin ve siyasi çevrelerin temel amacı, uluslararası güçlerin ve bölge devletlerinin çıkarları doğrultusunda hareket etmektir.

Müttefiklik ve slogan atma çağrıları

İktidarın ve destekçilerin, bölücü ve bölgesel güçlerle iş birliği yapması, siyasi dilde ilkesizlik ile suçlanıyor. Bu nedenle, Türk milletine seslenerek, kanunsuz ve kuralsız tutumlara karşı durulması gerekliliği vurgulanıyor. Siyasetin temel ilkesi, hukuk ve millet iradesine dayandırılması gerektiği hatırlatılıyor. Terör örgütlerinin slogan ve posterleriyle meclis ve devletin saygınlığının zedelendiğine işaret ediliyor. Bu noktada, suç duyuruları ve yasal işlemler devreye girmekte; meclisin saygınlığını koruyacak adımlar atılmalı.

Türkiye’de yeni tehlike: Suriye’de planlanan tiyatro

PKK ve Suriye’deki yapılar, büyük ölçüde uluslararası ve bölgesel planların parçası olarak göze çarpıyor. Hükümetin, bölgedeki stabilizasyon çabası ve bu sırada kurulan yapılar, İsrail ve diğer güçlerin çıkarlarına hizmet ediyor. Suriye’nin kuzeydoğusu, bu planların merkezi haline gelirken, bölgedeki tüm taraflar adına oyunun oynandığı anlaşılıyor. Bu süreçte, Türk kamuoyu ve hükümetin, Suriye’deki gelişmeleri dikkatle takip etmesi ve uluslararası güçlerin oyunu karşısında durması gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, liderliğin ve devletin kararlı tutumu, her türlü terör ve ilkesizlik karşısında vazgeçilmezdir.

Bizim bildiğimiz ve yapmamız gerekenler

Türk milletinin merhameti ve özgüveni, çeşitli olaylarda kendini gösteriyor. Limanlardan uğurlanan filo ve gazze’deki acil yardımlar ve göstergeleri de bu durumu net biçimde ortaya koyuyor. Milletimiz, zulüm ve insani yardım noktalarında, hem kendine ait değerleri koruyarak hem de küresel anlamda hakkını savunarak hareket ediyor. Bu nedenle, hükümet ve devlet için en önemli görev, milli birlik ve direniş ruhunu canlı tutmak. Siyonizm, terör ve bölgesel saldırılar karşısında, milletin iradesini ayakta tutmak temel öncelik olmalı. Bu iradeyle hareket etmek, hem milli güvenliğin hem de insanlık değerlerinin temel taşıdır.