Orta Doğu’da Tansiyon Yükseliyor: İran Nükleer Tesislerine Saldırılar ve Uluslararası Tepkiler

İsrail’in İran Nükleer Tesislerine Saldırısı ve Bölgedeki Gerilim

Orta Doğu’da tansiyon giderek artarken, İsrail’in İran’daki nükleer tesislere düzenlediği saldırılar küresel gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Altı gündür devam eden çatışmalara ilişkin Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan dikkat çekici bir açıklama geldi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise, “Sabrımız taşmak üzere” diyerek bölgedeki gelişmelere ilişkin sert mesajlar verdi.

Rusya’dan İran Nükleer Anlaşması ve İsrail’e Yönelik Sert Eleştiriler

Rusya Dışişleri, İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na (NPT) bağlılığını sürdüğünü ve müzakere sürecine açık tutumunun göz ardı edilemeyeceğini belirtti. Ayrıca, İsrail’in nükleer tesislere yönelik saldırılarını “yasa dışı” olarak nitelendirerek, bu eylemlerin uluslararası güvenliğe ciddi tehditler oluşturduğunu ifade etti. Rusya, bölgedeki gerilimi azaltmak adına sağduyu çağrılarını yineledi ve İsrail’in saldırılarının dünyayı nükleer bir felaketin eşiğine getirdiğine işaret etti.

Putin’den Bölgedeki Gelişmelere Sert Eleştiri

Vladimir Putin, yaptığı açıklamada, İsrail’in bölgedeki ülkeleri felakete sürüklediğini belirtti. Putin, “Sağduyu çağrılarına kulak tıkayan İsrail, artık sabır sınırlarını zorluyor” diyerek, tansiyonun daha da tırmanabileceğine dikkat çekti.

UAEA’dan Saldırının Etkileri ve Güvenlik Durumu

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), 13 Haziran’daki İsrail saldırılarının ardından elde edilen yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerinin analizini paylaştı. Buna göre, Natanz Nükleer Tesisi’nde yer altı bölümlerinde uranyum zenginleştirme işlemlerinin etkilendiği görüldü. Ancak, UAEA Başkanı Rafael Mariano Grossi, yer altındaki bölümlerde fiziksel bir tahribat tespit edilmediğini ve yalnızca yer üstü yapıların zarar gördüğünü belirtti. İsfahan ve Fordo tesislerinde ise herhangi bir değişiklik gözlemlenmedi.

Uluslararası Gelişmeler ve Bölgesel Güvenlik

Bu gelişmeler, İsrail’in askeri hamlesinin sadece bölgesel değil, küresel güvenliği tehdit eden bir krize dönüşebileceğini ortaya koyuyor. Dünya kamuoyu ve uluslararası aktörler, olası yeni gelişmeler karşısında durumu yakından takip ediyor.