Dolar 34,2419
Euro 36,9888
Altın 3.023,69
BİST 8.838,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sivas 12°C
Parçalı Bulutlu
Sivas
12°C
Parçalı Bulutlu
Çar 14°C
Per 13°C
Cum 13°C
Cts 13°C

HEKİMLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM

13 Mart 2022 23:24
580
A+
A-

Hekimlik, tabiplik veya güncel dilimizdeki kullanımı ile doktorluk bir meslektir. Hem de oldukça eski ve itibarlı bir meslek. Herkes hekim olamaz, zeki, çalışkan, sabırlı ve fedakâr değilse olamaz. Sağlam bir ruh ve bedene sahip biri olmalı, değilse hiç olamaz. Sabırla uzun yıllar aldığı tıp eğitimi, diploma almakla bitmez, tıp eğitimi mesleğini icra ettiği sürece devam eder. Üzerinde çalıştığı sanatın objesi insan olduğu için hekimlik sanatıyla uğraşanlar diğer meslek sahiplerinden çok farklıdırlar. Canlı varlıklar olarak bizler, sağlıklı yaşam için hekimlerin şifa dağıtan beyinlerine ve ellerine muhtacız.

Şu bir gerçektir ki hekimlerde insandır, ellerinde mucizevî bir kudret, ilahi bir güç varmış gibi beklenti içinde olmak doğru değildir. Birçok hastalık çeşidinde çok fazla etkilerinin olmadığını kendileri daha iyi bilir. Garanti tedaviyi hiçbir hekim veremez ancak beklenebilecek istenmeyen durumları önceden tahmin edebilir ve ona göre önlem alır. Hasta ise bunu bilerek hekimine kızmadan makul tedavi yöntemlerine rızalık göstermelidir. Hasta olanın hastalığının nedeni kendisidir, hekim değildir, hekim sadece hastanın iyileşmesinde bir faktördür. Yukarıda da belirttiğimiz gibi hekimlerimiz toplumun seçkin kişilerinden oluşan epeyce öğrenim görmüş, tecrübeli ve elinden iş gelen becerikli insanlardır. Az yâda çok hata yapabilirler, çünkü hekimlik sanatı, her yönüyle çok bilinmeyenli bir denklemdir. Hastalıklara karşı korunma, teşhis, tedavi, müdahale, takip aşamalarımda; hekimlerin ve hastaların karşısına çok çeşitli ve tahmin edilemeyen sorunlar çıkabilir. Bunlarda elde olmayan istenmeyen hatalara sebep olabilir. Dünyanın her yerinde, en gelişmiş teknolojik imkânlarla ve en iyi ekiple, en iyi merkezlerde bile yapılan sağlık uygulamalarında hatalar yapılabilir. Hata da yapsalar, çoğunlukla bizi çıkmazdan çıkaranlar yine de onlardır.

Hekimlerimizin işleri gerçekten zordur, bu zorluğa bir de hastalarının ya da toplumun önyargılı bakışı eklenirse işleri daha da zorlaşır, bunalıma girerler. Hatası olanı en ağırından cezalandıralım anlayışı çok insaflı değil bence. Hekim iyi biliyor ki, üzerinde çalıştığı, sıradan bir yaratık değil, kendisi gibi bir insandır. Yine çok iyi bildiği bir şey daha var ki kendisi de ölümlü bir varlıktır, etrafı hastalıklarla çevrili ve her an kendiside aynı hastalıklara düşebilecek durumdadır. Hekimin yapacağı güzellik, kendisine emanet edilen hastalara, kendisini onların yerine koyarak bakması en doğal olanıdır.

Günübirlik sağlık hizmetleri, sağlıktaki yaşanan keşmekeşler medyanın ilgisini koruyucu sağlık hizmetlerinden daha fazla çekiyor. Şunu net bilmeliyiz ki; sağlıkta koruyucu yöntemlerin öncelendiği bir politikanın yararı ancak gelecekte belli olacaktır. Ne olursa olsun gelecekte bizimdir. Sağlıklı nesilleri ancak bugünden başlayarak oluşturabiliriz. Bu da bir milli meseledir. İstediğimiz kadar fiziki mekânlarımız çok olsun, içlerini de son model teknolojik cihazlarla donatmış olalım sağlıkta sorunları çözmüş olamayız. Bunlarda olacak ama en baştan sağlıklı yaşamı ve hastalıklardan korunmayı daha sonra da bize hizmet eden sağlık çalışanlarımıza, sağlıkçılarımızın hastalarımıza saygılı olmayı çocukluktan itibaren insanımıza öğretmemiz gereklidir.

Konunu esası, neticede hepimiz ölümlüyüz. Yeryüzündeki canlılar arasındaki dengenin bozulmaması için, yüce Yaratan, insanın ve öteki canlıların bugün yaşayabildiklerinden daha uzun süre yaşamalarını murat etmemiş ve her türe, kendine göre bir ömür biçmiş. İnsan, hiç hastalanmasa, hastalıklar olmasa bile ancak 100 veya 110 yıl yaşayabilir. İçimize sanki bir biyolojik zaman rölesi yerleştirilmiş gibi, zamanı gelince enerjiyi kesiyor. Tıp ilmi ne kadar ilerlerse ilerlesin, biz de ne kadar dikkatli ve doğru yaşarsak yaşayalım, bu biyolojik zaman rölesi sınırına yaklaştıkça gücümüz azalıyor, organ fonksiyonlarımız bozularak eskiyip gidiyor. Burada tıp ilmi elbette ki önemli, çaba ve çalışmalarıyla insanlar hem çok acı ve çile çekmeyecek hem de zamansız ölümler azaltılmış olacaktır. Bir çocuğun, gencin, yetişkinin ölümü ne kadar acı ve üzücüdür. Vicdanlı hekimlerimiz yaşa bakmazlar, kaç yaşında olursa olsun hastası, ölünceye kadar, onu yaşatmaya bakar.

Bu vesileyle başta vicdanlı hekimlerimizin ve onların destekçisi olan sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramlarını tebrik ediyorum. Şiddetin olmadığı, rencide edilmeden haklarını alabildikleri mutlu ve huzurlu bir meslek hayatı diliyorum.

Bu arada bir dileğimi de yazayım; kendi adıma ruhumu sahibine teslim edene kadar hastalık, dert görmeden, sağlıkla yaşayım isterim. Her şeyin başı sağlıktır. Sağlıcakla kalın.

Ahmet Hasdemir

14 Mart 2022

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
6 Haziran 2022 22:44
19 Kasım 2023 18:00
14 Ağustos 2023 10:37
16 Aralık 2021 17:12
12 Şubat 2022 14:33
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.