Dolar 34,7784
Euro 36,7823
Altın 2.946,32
BİST 10.081,00
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sivas 5°C
Parçalı Bulutlu
Sivas
5°C
Parçalı Bulutlu
Pts 5°C
Sal 6°C
Çar 6°C
Per 4°C

TAŞ YERİNDE AĞIRDIR

20 Aralık 2021 14:38 | Son Güncellenme: 14 Haziran 2022 12:57
572
A+
A-

Ekonomik kriz arttıkça yetişmiş insanlarımız arasında bir yurt dışına çıkma, kaçma modası hâsıl oldu. Özellikle eğitimli gençlerin arasında hem yurtdışında yaşama isteği hem de ülkemize gelen göçmenlere karşı oluşan kin ve nefret söylemi
artmış durumda. Kaygıyla izlediğim bu durumun hiçte hayra yorulacak bir durum olmadığını dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. Bugün de belki bir vatan evladına faydası olur düşüncesiyle, yazıya dökerek sizlerle paylaşayım istedim.

Gurbette yaşamak çok zor ve ağır bir imtihandır. Şartlar sizi mecbur bırakmış, zorunlu olarak memleketi terk etmişsinizdir. Artık hep garipsinizdir ve ait olmadığınız yerde yaşamak zorundasınızdır. Gurbetçi bir ailenin ferdi olduğum ve gurbeti genç yaşımda bizzat içinde yaşadığım için bu zorluğu çok iyi bilirim. Vatandaşı olmadığınız bir ülkede yaşamak zorunda kalmak büyük bir acizliktir, gittiğin yerde ise aşağılanma sebebidir. Böyle olmasına rağmen insanoğlu kimi zaman merakından kimi zaman da mecbur kaldığı için göçü, gurbeti, yaban elleri tecrübe edinmek ister.

Neden göç olur? İnsanlar gurbeti neden tercih ederler? Bu gibi sorulara cevap ararken başlıca sebeplerin hayat pahalılığı, işsizlik ve geçinememek, can ve mal kaygısı, inandığı dinin elden gitmesi, toplumsal baskı, ayrımcılık gibi başlıkların olduğunu görebilir, bu başlıkların sayısını daha da artırabiliriz. Bunlardan başka günümüzde özellikle gençlerimizde yaygın olarak bulunan kapağı dışarı atma tabiri var ki bu birazda maceraperestlerin istediği ve geride kalanlara hava atmak, ben farklıyım mesajını vermek için yapılan boş ve maceradan başka bir şey değildir. Bunların çoğu ülkesini kötüleyen, yediği ekmeğe nankörlük eden, kurtuldum diye sevinen tiplerdir. Gider gitmez daha ilk günlerden itibaren ülkesini ve geride kalanları özlediğini, gittiği yerde kendisine zerre kadar değer verilmediğini adım gibi biliyorum.

Ülkemiz, son zamanlarda kalıcı olarak yaşamayı düşünenlerin uğrak yeri oldu. Başkalarının yaşamak için ölümü göze alarak binlerce kilometre yol kat edip geldiği ülkemizden bizim gençlerimiz neden kaçmak ister ki? Giden gider, bağlasan durmaz, ama eninde sonunda çoğu geri gelir. Gelmese de gam değil ama buradaki gençlerimizin bilmesi gereken önemli bir konu var; gurbette, yaban elde yaşamak kolay değil, vazgeçer dönersiniz ama ömrünüzün en değerli anları bitmiştir.

Nereye giderseniz gidin, gittiğiniz yerlerin özellikleri uymaz bizlere. Yakın coğrafyamızda çok yer gezdim. Ya savaş içinde ya da toplumsal huzursuzluk içinde sürekli mücadeleyle ayakta kalmaya çalışıyorlar. Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün, Mısır, Tunus, Cezayir, Arabistan ve diğer Arapça konuşulan ülkelerin hangisini tercih ederseniz edin ana diliniz gibi de dillerini konuşsanız hep yabancısınızdır. Oranın halkına uyum sağlamak için en az üç dört nesil geçecek ki kabul edilesiniz. Bu da yakın coğrafyadakiler, kültür olarak benzeştiğimiz ülkeler. Değer mi? Değmez, bu kadar çok kuşağın böylesi sonuç alınmaz işlerde harcanmaması gerekir.

Gerçi insanımız daha çok batıyı tercih ediyor ama orası da çok iç açıcı değil. Uzun süreli kalmayı ya da vatandaş olmayı isteyenlerin çok şeyi feda etmesi, çok şeyden vazgeçmesi gerekiyor. Bilirim bu coğrafyaları, buralarda da çok gezdim, ister Almanya olsun ister Fransa, Hollanda, Belçika, İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri olsun öncelikle dillerini, kültürlerini ve inançlarını kabul etmenizi şart koşarlar. Direnen kazanamaz, kaybeder. Ağzınızla kuş tutsanız neticede yabancısınızdır, değeriniz olmaz. Kuşaklar geçse bu böyledir. Irka dayalı bir anlayışa sahip oldukları için sizin saç renginiz, ten renginiz yabancılık için yeterlidir.

Daha batıda ise aşırı rekabetin yaşandığı, tamamen ortama paranın hâkim olduğu, ona sahip olmak için yüzlerce milletin kıyasıya mücadelenin yapıldığı bir yer olan ABD vardır. Kazancına göre sınıflar, katmanlar vardır. Yıllık kazancı milyon dolar olanlar ayrı, yüz binlikler ayrı, on binlikler ayrı dünyanın insanlarıdır. Burada yabancılık etiketinden belki kurtulabilirsin ama çok kazanman gerekiyor.

Başka coğrafyalarda var ama hiç biri Türkiye’miz gibi olamaz. Hindistan, Çin, Japonya, Kore gibi ülkeler bize daha uzak yaşamak için Batı daha yakın. Her ne kadar tanıyoruz desek bile içine girmeyen bilemez. Bize benzeyen hiçbir şeyleri yok, ne yemede ne içmede ne de sosyal hayatta bize benzemezler. Batı ile uzun yıllar var olan bağdan dolayı yediklerini, içtiklerini, nasıl yaşadıklarını az da olsa bilir, bizden olan çok şeyle karşılaşabiliriz. Afrika ve diğer yerleri yazmıyorum bile. Batının sömürdüğü yerlerde ne kural vardır ne de düzen, olan kural da sizin için uygulanmayabilir. Görev icabı gidip gelinebilir. Uzun süre kalmak hele hele vatandaşlığı düşünmek hiç akıl karı değil.

Sonuç olarak aklında başka ülkelerde yaşam kurmayı düşünenlerin iyi düşünmesi gerekiyor. Yurdunu merkez alarak eğitim, ticaret, gezi gibi gerekçelerle gidebildiğin kadar yere gidip gelebilirsin, çok güzel deneyim kazanabilirsin. Kalıcı olmak çok zor, hele ki istenmediğin bir yerde yaşamak daha da zordur. Son on yıldır ülkemizde yaşananlardan ders çıkarmamız lazım. Savaşan bölgelerden zorunlu göçmek durumunda kalanlar ne yaparlarsa yapsınlar maalesef istenmiyorlar. Batıya bakıp iç geçirmektense “taş yerinde ağırdır” diyerek ait olduğumuz toprakları daha güzel günlere taşımanın çaba ve gayreti içinde olmalıyız.

Ahmet Hasdemir
20/12/2021

ETİKETLER: ,
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
14 Ağustos 2023 10:37
22 Ağustos 2023 10:36
4 Eylül 2023 15:33
27 Haziran 2022 18:44
23 Kasım 2022 09:02
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.